SKEET ATMA SANATI BOLÜM 10

Nihayet “dördüncü istasyona” daha yakından bakma zamanımız geldi...
...Dördüncü istasyon – kabus mu?
Dördüncü istasyondan korkmayın! Halbuki, hepimiz biliyoruz ki, hangi
seviyede olursa olsun, ayağını dördüncü istasyona attığı an kendini rahat
hisseden atıcı yoktur...  Bazı atıcılar, bilhassa müsabakalarda o kadar
gerilirler ki, en az derecede netlik muhafaza etmeleri bile imkansız olur. Ancak
bu kadar çok teknik ihtiyacı olan böyle bir istasyon için bu zaruridir.
İstatistiklere göre, dördüncü istasyonda yarışmaların çoğu ya kazanılır ya da
kaybedilir. Nerdeyse her müsabakada, kazananı saptayacak olan ek oyun,
dördüncü istasyonda son bulur. Bu faktör tüm atıcılar tarafından bilindiğinden
dolayı, sadece bunun düşüncesi bile dördüncü istasyona adım attıklarında
titremelerine neden olur!
Bütün bunlar 1993’de başladı. O sene dördüncü istasyonda duble
başlatılması için yeni kanunlar devreye girdi. Barcelona olimpiyatları bitmişti
ve bunun neticesinde uluslararası skeetin geçmişinin dairesi tamamlanmıştı.
Bu daire’de, teknik açıdan, teknik geliştirilmeden veya özel
mükemmelleştirilme teknikleri uygulanmadan hala rölatif başarı ile skeet
hakimiyeti mümkündü, ancak atış için bazı değişimler o zamanlar kabul
edilmişti. “Bireysel kabiliyet” “teknik faktör”den daha önemli idi. Bu, artık bu
kabiliyeti gerekli bulmayan, eski atış kurslarının temel karakteristikleri
sayesinde mümkün kılındı.
Dördüncü istasyonda dublenin başlangıcı uluslararası skeet’de bir nevi
“dönüm noktası” oldu, çünkü atıcılar için bu yeni, korkulan bir teknik problem
oluşturuyordu. Artık sadece “kabiliyet” ile yarışmak mümkün olmayacaktı ve o
güne kadar uluslararası skeet sahnesine hakim olan atıcıların da, bu
yenilikten dolayı skeeet’i bırakmaları zaten bir tesadüf değildi. Bu önemli
değişiklik ile, uluslararası skeet “skeet şeklinin son noktası” oldu. Kanımca, hala bir adım daha atılmalı: son nihai bir değişikliğin takdimi, seçkin
atıcıların çoğu bunu doğru bulmakta ve bu disiplinde “yeni bir dünya rekoru”
amacına kapının tekrar açılabilmesi için bunun ertelenemez olduğu
fikrindeler. Yeni bir rekor hedefi belirlemek ve bu yeni rekora öncekine
nazaran daha yüksek teknik değer garanti edebilmek için, rotadan iki adet tek
hedef çıkarmak, üç ve beşinci istasyonlarda olan “içeri gelen tek”ler bunun
için en uygun olanları idi, ve bunların yerine, dördüncü istasyonda, “ters
duble” olarak yeni bir duble başlatmak bir çözüm olacaktı. Atıcılık programı,
sekizinci istasyondaki harikulade hedefler vurulduktan sonra, dördüncü
istasyonda iki duble atılarak bitirilebilinirdi.


.harikulade sekizinci mark (alçak kabin) 
Bu gerekli önlemi “doğru ve ertelenemez” olarak tanımladık, çünkü artık bir 
dünya rekoru kırma olanağı olmayan bir spor dalı, kısır bir spor olur!...aynı
“umut olmayan bir rüya gibi!” 
Ama  şimdi dördüncü istasyona geri dönelim..  İkinci Bölüm’de aklımızı hala 
çok meşgul eden şu soruyu sormustuk: “Peki duble atış yaparken, hala birçok 
atıcı için problem olmaya devam eden, en temel sorun nedir?”  Şimdi bu 
soruya şunu ekleyelim: “....ve neden?” 
“Neden” sorusunu anlatmak gayet basit: dördüncü istasyondaki iki tek hedef, 
şimdiye kadar, başarı ile kontrol edilebilinmeleri için özel bir çaba isteyen 
hedef olarak algılanırlardı... O zamanlar kaçırılan hedeflerin çoğu dördüncü 
istasyonda kayıt edilirdi.... Bu da o zamanlar genelde sahip olunan, bu iki “zor 
hedefin” kontrolünde “daha fazla dikkat gerekir” kavramının gerekçesini 
oluşturdu. “Daha fazla dikkat” temel  olarak “daha uzun kontrol zamanı” 
demekti.. Bu  şekilde, bir problemle karşılaşmak ve onu çözmek tüm atıcılar 
için çok güven vericiydi, aynı zamanda buna karşı söylenecek hiçbirşey de 
yoktu...Tek hedefleri kontrol etmeye daha fazla zaman adanmaması için 
hiçbir neden yoktu. Daha fazla zaman, seri atışlarda, daha çok duyarlık ve 
doğru hareket demekti (Bölüm 3  Şekil A)! Dolayısıyla, atıcıların büyük  
çoğunluğunun, çıkan hedefleri, gerek yüksek kabinden, gerekse alçak 
kabinden atıldıkları fark etmeksizin, katiyen hiçbir zorluk çekmeden vurdukları
gözlemlendi, en azından merkezi kazıktan birkaç metre önce – ve bu devamlı
böyle oluyordu – ama iş yüksek dördü vurmaya geldiğinde, tercih edilen vuruş
alanı en azından merkezi kazıktan iki metre “sonra” idi! Ve bu birçok sene bu şekilde devam etti. Bu nedenle yüksek dördü bu şekilde vurmanın faal atıcılar 
için senelerden beri bir tür “kalıtımsal damga” ve gözlemciler için de referans 
noktası olduüğunu anlamak kolay.. hatta öğrenme hevesleriyle sürekli 
kendilerine ilham verecek yeni metodlar arayan genç ve yeni atıcılar için bile. 
Önceki sözlerim dikkate alınırsa, atıcılar dördüncü istasyonda dublelerle 
ilgilenmeye başladıklarında, dublenin ikinci hedefini kontrol etmek için gerekli 
zamandan harcama pahasına, yüksek dörde “daha fazla dikkat” verirlerdi. 
Neticede, hedeflerden ikincisini kontrol etmenin aslında her zaman daha zor 
olma problemi başgöstermeye başladı. Dublenin birinci hedefinde 
“gerektiğinden daha fazla yönlendirme” ve neticesinde ikinci hedefin 
kontrolündeki gecikme ekstra zamana izin vermiyordu ve sonuçta ikinci 
vuruşu doğru  şekilde kontrol etmek imkansız oluyordu. Unutmayalım, “atıcı
dublenin ikinci hedefinde diğer tüm istasyonlardan atışını kontrol edebiliyordu, 
çünkü ikinci hedef onun atış pozisyonuna yaklaşıyordu. Ancak, dördüncü 
istasyonda, atıcı dublenin ikinci hedefinin, atıcının pozisyonundan hızlı bir 
şekilde uzaklaşır gibi gözükmesi sorunuyla karşılaşıyordu!” 
Besbelli, kısa bir zaman sonra, hırslı atıcılar ve özellikle yeni ve tasdiklenmiş
atıcılar bu sorunun giderilmesi için farklı çözümler denemeye başladılar. Ama 
ne kadar çaba sarf ederlerse etsinler, iyi sayı elde etmeleri çok zor 
oluyordu...O zamanlar arada sırada muhtemel çözüm yolları denenirdi. Ama 
onları burda saymak epey vakit alır ve bizim amacımıza pek bir katkısı olmaz. 
Atıcıların 34, 35 metre mesafede bile dublede alçak dördü vuramamalarına 
yaygın bir şekilde teslim olduklarını göstermek için aşağıdaki raporu okuyun: 
Birçok atıcı bu mesafede saçma grupmanını daha küçük boyuta 
yoğunlaştırmak ve daha etkin yapmak için  tüfeklerinin ikinci namlusundaki 
jigleyi değiştiriyorlardı...  Şimdi onların atış yapmaları gereken diğer 
kaçınılmaz mesafeleri düşünün! Ne yazıkki bu seçimlerinin olumsuz neticeleri 
yeterli derecede göz önünde tutulmadı. Bu tür kararlar atıcıları gelen tüm 
hedefleri vurmaya itti, veya yakın mesafedeki hedefleri vurmaya, ama onların 
namluları ve saçma grupmanı  kısa değil uzun mesafelere uyarlanmıştı.... bu 
pek mantıklı olmayan karardan dolayı ne kadar çok hedefin “yara bere 
almadan kurtulduğunu” tahmin edebilirsiniz. 
Bize bu yolculuğumuzda sabırla eşlik eden atıcılar, “bardaklarını boşalttıktan” 
sonra yukarıdaki tür çözümlerin neden “çözüm” olmadığını sezinlerler.... Bu 
daha iyi yapılabilir ve yapılmalıdır. Şayet çözümlenmesi gereken asıl sorun 
“nasıl” dublede alçak dördü etkin bir şekilde kontrol etmek için gerekli zamanı
yeniden kazanmaksa, biz doğru yolda devam ederdik. Bu ekstra zamanı, 
“kendi kafamızda”, aklımızı alışık olduğumuz düşünme  şekli yerine, yeni bir 
düzene sokmaya zorlayarak ve hala  bizim için bilinmeyen olan beyin 
potansiyelimizi daha uygun bir  şekilde kullanarak, aramak zorunda kalırdık. 
Biz bu yoldan zaten geçtik... biz “üst üste” gelen modelleri kullandık ve 
geliştirdik ve epeydir sadece sadık okuyucuların bildiği idman metodlarını
uyguladık. Dokuzuncu Bölüm yayınlandıktan birkaç gün sonra, “Adım Adım”ın bölümleri 
internette yayınlandığından beri bu bölümler hakkında düşüncelerini 
aktarmaya ve bunları derinleştirmeye en meraklı atıcılardan bir tanesi bana 
kısa ama etkileyici bir eposta gönderdi (Aslında ne yazıkki okuyucularım, 
camiaya daha faydalı olacak Forum’u kullanacaklarına bana  şahsi eposta 
gönderiyorlar). Eposta’nın içeriği  şöyle: Dokuzuncu Bölümün 
yayınlanmasından sonra, çözümlenmeyen soruna yardımcı olabilmek için 
bazı teknik öneriler bulacağımı zannetmiştim. Hala dördüncü istasyonda 
dublelerde sorunum var. Çözüm bulamadığım için biraz hayal kırıklığına 
uğradım.... Ancak tüm bölümü dikkatle okuduktan sonra, üçüncü istasyon için 
verilen önerileri dördüncü istasyon için de kullanabileceğimi düşündüm. Bunu 
yaptığım için çok mutluyum çünkü bunu yapmaya başladıktan sonra artık 
tünelin sonunda ışığın belirmeye başladığını gördüm. Önceden ne kadar çok 
ıztırabım olduysa,  şimdi nihayet namlularım ile hedeflerim arasındaki ilişkiyi 
görebildiğim için sevincim bir o kadar daha fazla. Bu bir sihir gibi....Eğer 
“sarkaç hareketi” doğru bir  şekilde uygulanırsa, namlular ve hedefler 
birbirlerini mıknatıs gibi çekerler!” 
Bu duyarlı atıcının dördüncü istasyonda dubleler için iyi bir teknik uygularken  
yaşadığı hisleri daha iyi tarif edemezdim. Ayrıca, kursumuzun başlangıcında 
“Atıcılarımızı, anlama ve bilinçli idrak sezgisi yeteneklerini geliştirmeleri için 
yeni metodlar denemeye ve yeni hisler tecrübe etmeye ve onlara verdiğimiz 
bilgilerin daha da ötesine gitmeye teşvik ediyoruz” cümlesini yazmıştık, o 
bunu yaparak inisiyatif ve sezgi gösterdi. 
Aslında üçüncü, dördüncü ve beşinci istasyonlarda kullanılan yöntemler 
arasında, teknik sorun olmayan atıcının tepki göstermesindeki kişisel 
kabiliyeti ile ilgili olan önemsiz detaylar dışında, büyük bir benzerlik 
bulunmaktadır. 
Bu nedenle  şunları yapmanızı rica ediyorum. Dördüncü istasyona üçüncü 
istasyonda hissettiğiniz güven duygusu ile adım atın ve aynı teknikleri ve 
kuralları uygulayın.. aynı azim ve inançla! Bunları yaparken alışılmış safhaları
izleyin: 
a. Uçuş yollarında, uçan hedef olmadan ve tetiği çekmeden, “kuru” 
hareketlerin kontrol alanından top/önleme’ye kadar, aynen tekrarı
b. Uçan hedeflere “kuru” atış, kontrol alanlarında hedeflerin kontrolü ve 
hareketin sonunda muntazam bir “bang/klik” 
c. Doğru atış hareketi. Boş fişek gerçek fişekle değiştirilir. Hareket 
tamamlanınca, sanki hala “kuru” safhasındaymışız gibi, “bang/klik” yapılır 
Sadece her iki uçan hedefi kolaylıkla mükemmel derecede kontrol 
edebileceğinizden emin olduğunuzda ve hareketlerinizi tamamıyla bilinçli 
yaptığınızı hissettiğinizde ateş edin.  Şayet c) safhasında hala birçok hedefi kaçırdığınızı fark ederseniz, tereddüt etmeden a) ve b) safhalarına geri 
dönün... Yüksek oranda hedef kaçırmak demek tavsiye edilen modeli hala 
mükemmel derecede kavramadığınızı gösterir.... dolayısıyla, durmak ve 
“rasyonalizasyon” safhasına geri dönmek daha iyi. Bu sayede “hataların 
olmasını” önlersiniz ve en azından fişeklerinizi tasarruf edersiniz! 
Şimdiye kadar öğrendikleriniz konulara hakim olmanın temel  şart olduğunu 
göz önünde tutun ve bunları “teknik repertuar”ınıza dahil edin. Atış hareketinin 
tüm detaylarını doğru bir  şekilde ve inançla uygulamalısınız: tüfeğin 
omuzlanmasının koordinasyonundan (sol eli kullanın, önlemenin başarılması
ve kontrolü, kısa bir süre izleme) “kontrol alanının” doğru kullanımı ve “sarkaç 
hareketinin” dakik bir şekilde tatbikine kadar.... 
Beynin “genel” kontrolü altında otomatikliğinizin (sizin ekstra-piramit 
sisteminiz) sizin için çalışmasına izin verin. Unutmayın ki siz bir müzisyenle 
aynı tekniklerle ve aynı zihniyetle egzersiz yaptınız.. Siz müzik gamlarını iyi 
çalıştınız... Atış kurallarınızı tekrar tekrar pratik ettiniz ve onları ezbere 
biliyorsunuz.  Şimdi artık zaman geldi. Hareketi aynen ve aynı tempoyla 
uygulayacaksınız... namlunuz dans etmeye başlamalı, “dördüncü istasyondaki” korkulan dubleler arasında bile..




Şekil A: Dördüncü istasyonda atış planı
Açıklama:
Yeşil top: namlunun başlangıç pozisyonunu
Mavi toplar: ayrı ayrı uçuş yollarındaki “kontrol alanlarının” başlangıç ve
bitişleri
Yeşil oklar: “sarkaç hareketinin” enini
Küçük gri ok: alçak dördün yüksek dörtte atış yapılrkenki pozisyonunu
gösterir.
Ama  şimdi bu işlemin tekrar açıklamasını yapalım: namlumuzun uzantısını
yeşil topun üzerine getirerek başlıyoruz – “kontrol alanınının” başlangıcından
az evvel (bunun sınırı yüksek kabinin, “pull”un uçuş yolunda sol taraftaki ilk
mavi toptur. Ancak yeşil top yüksek kabin ve merkez kazık arasındaki
mesafenin üçte birinde yer alır). Hedef belirdiğinde gözlerinizi ona kilitleyin ve
“ateş etme” hareketi bitene kadar bırakmayın. Tüfeği omuzlarken, namluyu büyük bir dikkatle sol elinizle “kontrol alanına” yönlendirin. Her zaman hedef
gerinizde kalsın, namluyu direk olarak önlemeye yönlendirdiğinizi kontrol edin
ve tüfek kundağı omzunuza değdiğnde...tam önleme noktasında
olmalısınız..... tereddüt etmeden ateş edin! Hemen sonra, ters hareketi
başlatmalısınız, “sarkaç hareketinin” ikinci aşaması.  Şayet hareketiniz iyi
senkronize ise, (şimdiye kadar öğrendikleriniz göz önünde tutulursa
senkronize olması gerek), kesinlikle namlunuzun sağına doğru, hareketinizle
aynı yöne uçan ikinci hedefe odaklanabilirsiniz ve net olarak namlularınız ve
hedef arasındaki ilişkiyi görebilirsiniz! Bu şartlarda, sizin için önlemeye kadar
hareketi azimle tamamlamak gayet kolay ve son derece güven tazeleyici
olacaktır.... İkinci hedef kontrolünüzden bir saniye için bile çıkamaz!
Tabiki, hala dördüncü istasyonda “ana atış hareketi” için kendilerini hazır
hissetmeyen atıcılara pratik ipuçları vereceğiz. (Yukarıdaki Kullanım
Klavuzunda Mr. Fox&C’nin önerdiği gibi) ve bu hareketin uygulanmasında
halen problemi olanlara... Bu öneriler, a, b ve c  şıklarının ilavesi ve/veya
entegrasyonu ile, hareketi keşfetmeye ve koordinasyonunu ve ritmini yeniden
kazanmalarına yardımcı olur.
Şimdi buna aşağıdaki anlatılan yönden bakalım: Tüm ileri derecede skeet
atıcıları sekizinci istasyonda başlangıçta, bu iki hedefin “tecrübeli vurucuları”
olmadan evvel yaşadıkları zorlukları hala kolayca hatırlarlar. Doğru, ben
yüksek ve alçak sekizden bahsediyorum... Sadece yeni başlayanların bu iki
hedefi kaçırma hakları vardır! Uluslararası boyutta, günümüzde herhangi bir
kaçırılan sekiz görmek olanaksızdır, yüksek veya alçak. Ancak,  şayet hedef
bir  şekilde pas geçilirse, herkes ondan bahseder, sanki bu inanılmaz bir
olaymış gibi... bu onbir metre hedefi kaçırmaktan daha beterdir!
Hiç kendinize sordunuzmu neden, aynı anda bir parça da zor olan bu iki
hedef, ki bunun nedeni tüm hareketin bir saniyeden kısa bir zamanda
“gerçekleşmesinden” dolayı olmasına rağmen – artık atıcılar arasında en az
korkulan hedeflerdir?
Bunun cevabı konulan kurallardadır “bu iki hedefin sekizinci istasyonun
merkezini belirleyen merkezi kazığı geçmeden evvel vurulmaları lazımdır!” Tüm atıcılar tarafından bu kurala uyulduğuna hakemler çok dikkat eder!
Merkezi kazığın ötesinde vurulan hedef, birkaç santimetre geçse bile,
insafsızca “kaçırılan hedef” olarak sayılır! Ancak ihtiyaç icadın annesidir! Bu
nedenle her atıcı bu kurala uyan bir çözüm bulmaya zorlanmıştır ve hareketini
çabuk, kusursuz ve koordinasyon ile yapmak zorunda kalmıştır... ve bunun
neticesinde ödülü çok güvenilir ve tutarlı bir sayı olmuştur!
Şayet kendinizi gözlemlerimizi beraberinizde sekizinci istasyona götürmekte
hazır hissediyorsanız, o zaman bu güzel, yeni yeteneğinizi tereddüt etmeden
dördüncü istasyonda atış tekniğinizi geliştirmek için kullanmanızı rica ederiz!


Şekil B 
Bunu şu şekilde yapacağız: Sekizinci istasyonu, sekizinci istasyonu dördüncü 
istasyona bağlayan yolda iki metre kaydıracağız – tabiki sadece aklımızda. 
Kendinizi bu noktaya getirin ve bu pozisyondan yüksek sekize atmaya 
başlayın! Aynı zamanda alçak sekize vurmak şart değil. Unutmayın: İki metre 
ilerlerseniz bile, yine de yüksek sekizi  her zaman vurursunuz.. tabiki ancak 
hedefi merkezi kazıktan evvel vurduğunuz takdirde. Bunu düşünün: “gerçek 
sekizinci istasyondan” yüksek sekizi vurmakta sorun yaşamıyorsanız, “yeni 
hayali istasyondan” da sorun yaşamazsınız. 
Şayet durum buysa, o zaman bir sonraki safhaya geçelim. Dördüncü 
istasyonun yönünde iki metre daha ilerliyoruz ve tekrar bu “yeni sekizinci 
istasyondan” yüksek sekize atış yapıyoruz (şimdi gerçek sekizinci 
istasyondan sadece dört metre uzaktasınız). Bunu yaparken keyfinizin 
yerinde olmasını sağlarsak, ama herşeyden önemli, yeni “yüksek sekiz”imizi 
sorun olmadan ve her zaman merkezi kazığı geçmeden evvel vurmaya 
devam ettiğinizden dolayı sizi tebrik ederiz, aynı kuralların gösterdiği şekilde! 
Şimdi başka bir değişiklik daha yapmanızı önereceğiz: Sekizinci istasyon ile 
dördüncü istasyonun arasında kalan tam orta noktaya ilerleyin (her iki 
istasyondan yaklaşık yedi metre ilerde). Burası bizim “yeni” sekizinci 
istasyonumuz! Bu pozisyondan, hem yüksek kabinden hem de alçak kabinden birçok hedefe atış yapın ve vurun. Her zaman pull’u merkez kazığı
geçmeden vurun. Mark yüksek kabinin yönünde merkezi kazığın altı ila on 
metre ilerisinde vurulmalıdır. Bu mark kuralına dikkat etmek önemlidir çünkü 
ilerde dublelere atarken hedefi orda vurmanız gerekecek! 
Artık dublelere geldik. Hala sekizinci ve dördüncü istasyonların arasındaki 
yarı mesafedeyiz ve bunu pratik etmek için gerekli zamanı küçümsememenizi 
rica ediyoruz. Bu egzersiz, dördüncü istasyonda dubleye yaklaşımınız için 
ihtiyacınız olacak herşeyin temelini oluşturacaktır: koordinasyon, tüfeği 
omuzlama, kontrol, “kontrol alanının” sebatı, “sarkaç hareketi”, tüm atış
işleminin temeli... Tüm bunlar yarım saate başarılamaz! Bu egzersizi iyi 
planlamanız lazım ve aynı zamanda onu pratik etmek için zaman harcamanız 
gerekir. Bu  şekilde pratik ederseniz erişeceğiniz düzey ve başaracağınız 
sonuçlara  şaşırırsınız. Duble atışlara başlamadan evvel, bu bölümün 
ortasında a) ve b)  şıklarında bahsedildiği gibi, bu kuru idman safhasından 
kısaca bir kere daha geçmeniz önemlidir.  
Şimdi tekrar sadece her iki uçan hedefi mükemmel bir derecede kolayca 
kontrol edebileceğinizden emin olduğunuzda, yaptığınız herşeyi net bir 
şekilde anladığınızda ve tamamıyla yaptığınız hareketin “bilincinde” 
olduğunuzda atış yapmaya başlamanız gerektiğine dikkatinizi çekeriz. 
Dubleleri kontrol etmeniz ve vurmanız anında daha kolaylaşır. Bu 
pozisyondan dubleleri vurmayı başarırsanız, aynı kolaylıkla dördüncü 
istasyonda aynı uygulamalarla ve daha az bir alanı kapsayan hareketlerle 
dubleleri vuracağınızdan hiç şüpheniz olmasın.... 
Nerdeyse sürekli bir düzende bu istasyondan hedefleri vurduğunuzun farkına 
vardığınızda, buna “ekstra 8-4 istasyonu” diyebiliriz, size dördüncü istasyona 
adım adım yaklaşmanızı tavsiye ederim, her seferinde iki metre ilerleyerek ve 
her zaman aynı şekilde vurmaya devam ederek! 
Şayet bu egzersizleri enteresan bulduysanız, bu yüksek kabinden, dördüncü 
istasyonu sekizinci istasyona bağlayan yolun neresinde olursanız olun, sanki 
yüksek sekizmiş gibi hedefe ateş etmenin zihniyetini elde etmenin faydasını
anladınız demektir. Bu nedenle dördüncü istasyonun pull’unda “yüksek 
sekiz”deki atışındaki aynı azimle atış yapın! Teknik kurallar size bunu 
yapmanızı zorlamaz... Bunu kendi kuralınız yapın ve pişman olmazsınız. Bu 
hedefin büyük bir sessizlikle ve dikkatle, merkezi kazığı geçmeden evvel üç 
ve iki metre mesafede vurulması gerekir! Bunu yapın!  Şayet “sarkaç 
hareketinin” hevesli uygulayıcısı olursanız, mark’ın artık hiç bir umudu 
kalmaz! 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder