SKEET ATMA SANATI BOLÜM 8

İkinci İstasyondayız! Sol elimiz azimle faaliyete başladı....


Sol el yüksek kabinden hedefi kontrol ediyor.... finalde bile! 
Yolculuğumuzda bize eşlik eden arkadaşlarımıza sol ellerini atış esnasında nasıl 
doğru olarak kullanacaklarını göstermek zahmetinden kaçınmıyoruz. Ve bunu 
yapmaya – sizi canınızı sıkmak pahasına olsa bile - devam edeceğiz! Artık gerçek bir 
antrenman sahasında olduğumuza ve gerçek uçan hedeflerle anrenman yapmaya 
başladığımıza göre, sol elimizin ne dereceye kadar kontrol sahibi olduğunu tespit 
edebiliriz.  
Aşağıdaki egzersiz atış tekniğinizin temel unsurlarından biri olacaktır. 
Buna hakim olduğunuz zaman, size tüm atıcılık kariyerinizde eşlik edecektir. Bu 
egzersizin size nasıl uçan hedefi yumuşak ve kesin bir  şekilde kontrol etmenize 
yardımcı olacağını fark edeceksiniz. Aynı zamanda, size önceden elinizi ne kadar 
lüzumsuz veya yanliş bir şekilde tuttuğunuzu gösterecektir... 
Bu egzersiz, önce bahsedilen atış  işleminin hemen akabinde girilmesi gereken  
“rahatlama safhasından” çıkmanıza yardımcı olan bir yöntem olmaya devam 
edecektir. Son olarak da sizin tekrar “konsantrasyon safhasına” girmenize yardım 
edecektir. Bu önemli safha sizi fiziksel ve ruhsal olarak harekete geçirmeli ve hemen 
dikkatinizi direk olarak bir sonraki istasyondan ve bir sonraki atıştan evvel, “yapılması
gereken şeyler”e getirmesi gerekir. Daha sonra, bu iki safha hakkında detaylı olarak 
konuşacağız. Onlar, atıcılık sporu dahil, tüm atletik faaliyetler için bir psikolojik 
destekdir. Hala uluslararası skeet atıcılığının en büyük uzmanlarından biri olan Ennio Falco 
inançla “adım adım”’ın temelini oluşturan atıcılık tekniklerini benimsedi ve onları o 
fevkalade atıcılık hünerine entegre etti. Yukarıdaki fotoğrafında hedefi kontrol etmeye 
yarayan bu egzersizin başlangıç pozisyonunu göstermektedir. Fotoğrafın çekildiği 
anın antrenaman değilde çok önemli bir uluslararası yarışmanın finali olduğunu 
eklemek isteriz... Onun için bunun hiçbir farkı yoktur! Sol elin tamamıyla kontrolüne 
sahip olmanın önemi, diğer tüm kurallarla beraber, onun için birkaç dakika sonra 
yapacağı hareketin temel bir parçasıdır! 
İstediğimiz herhangi bir istasyondayız (bu egzersizi aynı zamanda istasyonun 
dışında da yapabilirsiniz) ve elimizle hedefin uçuş yoluna, aşağı yukarı namlunun 
ağzını getireceğimiz noktaya işaret ediyoruz.  Elimizin namlunun ağzı olduğunu hayal 
ediyoruz. Hedef uçuşta gözüktüğünde,  şayet tüfeğin namlusunu sol elimizde 
tutsaydık yapacağımız hareketi, sol elimizle aynı  kısa ve kararlı kontrol hareketini 
önlemeye yapıyoruz! Tekrar ediyorum, kısa ve kararlı... ama hedefi bizim güven 
tazeleyen ve emniyetli kontrol alanımızda tutan hareketin ta kendisi! 
Hareketinizi basitleştirin... lüzumsuz şeyleri kaldırın! 
Hedefi vurmanız gereken noktadan sonra izlemeyin! Bu hareketi mümkün olduğu 
kadar sık sık tekrar edin. Her poligondaki antrenmanınızda yapabilirsiniz. Ayrıca bu 
hareketi diğer atıcıların hemen arkasında durarak veya bir sonraki istasyonda 
durarak onların hedeflerinde de deneyin, tabiki önceden onlardan izin alarak ve 


onları rahatsız etmeyerek...

Sol elin kontrolü ile atıcı “konsantrasyon safhasına” giriyor... İlk birkaç egzersiz süresince, hedef gözüktüğünde ve kolunuzun ve elinizin 
muhtemelen sahanın merkezini belirleyen kazıkların ötesinde olduğunda, sol 
omzunuzun seğirdiğini fark edeceksiniz.... ve hatta hedef alana varmadan çok daha 
evvel! Bu sizin hala uçan hedeften dolayı ne kadar “psikolojik baskı” altında 
olduğunuzu ve bu olumsuz baskıyı bertaraf etmek için hala ne kadar çalışmanız 
gerektiğini gösterir. Ancak, sol elinizin idmanını önceki bölümlerde önerildiği gibi 
yeterli olarak yaptıysanız, hedefleri yumuşakça ve kesin olarak çok kısa bir zamanda 
kontrol etmeyi başarabilirsiniz.  Hangi istasyonda olursanız olun, sanki uçan hedefi 
parmaklarınızın ucuyla “okşamak” istiyorsunuz gibi olması lazım. Bir ressamın 
fırçasını hareket ettirdiği incelikle! Unutmayın, atışta yaptığınız ilerleme çok yakın 
olarak sol elinizin uçan hedeflerde yaptığı antrenmanın miktarına ve kalitesine 
bağlıdır.  İmkanlarınızdan yeterli derecede faydalanmayı bilirseniz, bir antrenmandan 
evinize döndiğnize 100 tane hedef vurmuş, en az 500 tane hedefi sol elinizle 
“kontrol” edip “okşamış” olarak dönersiniz... sizin hedefleriniz...diğer atıcılarınkinden 
daha fazla... Bu aynı zamanda o gün aslında bir değilde beş adet antrenman 
safhasını tamamlamışsınız demektir! Sadece bundan ne kadar çok avantaj elde 
edeceğinizi hayal edin, gerek ekonomik boyutta gerekse psikolojik ve fiziksel atıcılık stresi hususunda...


Kontrol devam ediyor.. beşinci istasyonun arkasında mark (alçak). 
Şimdi sol elimizle yaptığımız hareketin aynısını tüfeğin namlusuyla yapmaya 
nerdeyse hazırız.. ama ilk olarak tüfeği omuzlamayı şimdi en son detayına kadar 
incelemeliyiz. Birçok kere sol elin temel görevi hakkında konuştuk, en son paragraf 
dahil, ama.. 
Tüfeği omuzlarken doğru hareket etmemizde sağ elimizin nasıl katkısı oluyor? Atıcılarca en çok yapılan hatalardan biri tüfeğin kundağını omuzda doğru temas 
noktasına getirmemektir. Kundak atıcı için ısmarlama yapıldıysa ve doğru bir şekilde 
yerleştirilirse, kundağın arkası (ökçesi) omuzun üst kısmına dayanır veya bir parça 
üzerinden çıkar, aşağıdaki fotoğrafta tüm italyan atıcı kuşağına alçak gönüllülükle 
birçok  şey öğreten, insanlık, teknik ve stil konularında unutulmayan usta Romano Garagnani’nin gösterdiği gibi.


Teknik ve stil ustası Roman Garagnani’ye saygı
Kundak bu pozisyonda elmacık kemiğine değer. Baş fazla eğik olmamalıdır, ve nişan 
alan göz (ana göz) tüfeğin çubuğun (rib) ortasında olmalı onun üzerinden öndeki 
nişana göz atmalı. Bu  şartlarda ve bu hususta iddiaya girebilirsiniz, atış grupmanı
atışı yaptığınız an gözlerinizi koyduğunuz noktada olacaktır! 
Genel olarak, ancak, görebilirizki kundak ve omuz arasındaki temas noktası fazla 
alçak olabilir. Bu nedenle, baş çok alçaktır ve boyun elmacık kemiğinin kundağa 
dokunması ve hala nişan çizgisinde olması için uzatılır.  Besbelli böyle yanlış bir 
yöntemle elde edilen nişan çizgisi herhangi bir güvenilirlik garanti etmez. Eninde 
sonunda ve yarışma baskısı altında, bir an gelirki tamamıyla çubuğun (rib) dışında 
olursunuz ve hedefi kaçırırsınız! 
Ama bu kadar önemli bir özellik, doğru bir  şekilde tüfeği omuzlama, neden çoğu 
zaman atıcılar tarafından küçümsenmektedir? 
Bu farklı nedenlerden dolayı olur ve genelde “kültürel” nedenlerden kaynaklanır. 
Geçmişte,  ısmarlama tüfek kundağı yaptırmak çok zordu, hatta mümkün 
değildi..Tüfek satın almak isteyenler, silah dükkanına gider ve estetik, mekanik, kalite 
ve incelik ve belki, son kriter olarak ta, kendi fiziksel özelliklerinin uyumuna göre, kundağın düşmesi ve atmasıyla silah seçerlerdi. Bu şartlarda, en azından minimum 
nişan çizgisine ulaşabilmek için beden zorla eğilirdi. Beden tüfeğe göre ayarlanırdı - 
nadiren tüfek bedene göre ayarlanırdı! Tüfek birçok kere kuşaktan kuşağa el 
değiştirirdi ve yeni kullanıcısı mecburen yeni usta akrobatik hareketlerle tüfeğe 
uymaya çalışırdı. 
Zamanla, bu şekilde tüfeği yanağa getirmek ve aynı zamanda başın kundağa doğru 
getirilmesi ile nişan çizgisi izlemek nerdeyse genetik açıdan kabullenmiş bir kural 
oldu! İlk defa olarak bir tüfeği eline alanlar önceden bu eğilmeleri hep görmüşlerdir ve  
“Bu böyle yapılmalıdır” diye düşünürler!... Aynı şekilde aynı hatayı olduğu gibi tekrar 
ederler ve bu şekilde yanlış tüfek omuzlama usulü devam eder! 
Nihayet, psikolojik ve teknik açıdan doğru uygulama konusunda kesin kanıtlar var ve 
birçok kere bunlar hiç dikkate alınmıyor. 
Atıcının tüfeği çok hızlı bir  şekilde omuzlayarak, uçan hedefi daha sonra kontrol 
etmesi gerektiğini hissettiği için, yaptığı hatadan uzun uzun bahsettik ve bu husustaki 
eleştirici görüşlerimizi de anlattık. Bu tür atış yapan kişi her zaman zordadır çünkü 
atış tekniği seri oluşturur, ve bu nedenle kişi psikolojik olarak geç kalır ve kendini 
gergin hisseder. (A tipi atış hareketi, 1 ve 2ci Bölümlerde). Tüfeği omuzlarken hızı ve 
gerekli özeni senkronize etmek çok zordur. Diğer taraftan, B tipi atış yapan atıcının 
özelliği de daha uzun tüfeği omuzlamasıdır, çünkü önlemeye ulaşma ve kontrol etme 
zamanı buna dahildir. Tüfeği omuzlamak için daha uzun zaman sarfetmek demek, 
daha iyi dikkat ve doğru kontrol demektir! 
Ve nihayet, atıcılar tarafından genelde görmezlikten gelinen başka bir teknik konu 
var, sağ bileğin doğru kullanımı. Sağ bileğin doğru şekilde kullanımı tüfeği elmacık 
kemiğine getirirken çok işe yarar, çünkü başınızı düşürmek ve omzunuzu ve sağ kolunuzun dirseğini kaldırmak zorunda kalmazsınız. 


Sağ bileğin başlangıç pozisyonu  Sağ bileğin bitiş pozisyonu 
Omuzlama hareketini mantığa vuralım 
Tüfeği omuzlama işlemini modernleştirmek ve omuzu ve kolu kaldırmayı gerekli 
olduğu kadar en az seviyeye indirmek için Şekil A’da görüldüğü üzere, sağ el ve bilek 
gösterilen pozisyonu alır. Bu pozisyon el ve alt kol arasında çok aşikar olan bir açı ile 
kendini gösterir, bu açı bileğin en üstünde 110’ dur. Bu doğru pozisyonu yakalamak 
için, aşağıdaki unsurlara dikkat etmelisiniz: a. Tüfeği omuzladığınızda kundak tam olarak omuzda olsun – sanki siz ateş etmek 
üzereymişsiniz gibi. 
b. Elinizi tüfek sapında muntazam tutun ve burayı düz tutmayı deneyin. Tabiki, 
ısmarlama yapılmış sap doğru pozisyonu bulmakta çok faydalı olur.  Şayet bu 
şekilde atıcı için  ısmarlama yapılmış tüfek sapı yoksa, düz el ile tutuşta 
yumruğun bir bölümü dışarda kalır çünkü sap çok kısa kalır! 
c. Yukarıda b’de gösterildiği şekilde elin pozisyonunu değiştirmeden, tüfeği bekleme 
pozisyonuna getirin. Şekil A’de gösterilen bilek pozisyonu, normalde alışılmış bir 
pozisyon değildir. Ama tam aradığımız pozisyon budur! Burdan başlayarak ve 
bileğin ortasında rotatif bir hareket yaparak (bkz  şekil A) ve havada, basit ama 
“hareketli bir rotasyon” (bkz  şekil B), bu  şekilde, kolu ve omuzu daha geniş
şekilde hareket ettirmeden, tüfeği omuzda ve yanakta doğru yere getirmek 
mümkün olur. 
Mantığı kullanıyoruz.. çok basit bir şekilde, bir detay daha... 
Bu sefer, mutlak bir işe yararlılık ile sonuçlanan bir iş.. bileğe daha “aktif” bir görev 
vermek.  
Şu ana kadar kol ve omuz kaldırıldığında, bilek (kötü bir  şekilde) yanağın yanından 
kaldırılıyordu (yanak alçaltılıyordu) ve hiçbir etkin görevi yoktu. 
Bileğin bu yukarı aşağı hareketi büyük bir dikkat ile çalışılmalı çünkü normalde bileğimizi 
bu  şekilde kımıldatmaya alışık değiliz- hatta anatomik olarak yukarı  aşağı rotasyon 
hareketi mümkün olsa  bile. Daha alışılmış bilek hareketi bileği sağa doğru açmak veya 
sola doğru kapamaktır, ama nerdeyse hiçbir zaman bilek yukarı aşağı hareket ettirilmez. 
Herşeyden daha önemli, bu hareketi yük ile yapmamız için pozisyonda değiliz, yani  
tüfeğin kundağının ve tüfeğin bir bölümü ağırlığı ile.. ve hepsi omuzda ve yanakta! İşte o 
nedenle bu harekete antrenmanımızda çok fazla zaman tahsis etmemiz lazım çünkü 
elimizde tüfeğin gerçek ağırlığı olduğunda kesinlikle doğru yapmayacağız ve bu 
antrenman atış hareketimizin başka önemli ve gerekli bir hareketi için faydalı olur... Bu 
özel hareket, aynen tüm omuzlama hareketi gibi, tamamıyla otomatik olarak yapılır. 
Bunun zor olduğunu düşünüyormusunuz? O zaman bir gitariste G sus4 akortunu bir 
saniyenin beşyüzdebirinde çalmasını isteyin! Ve sonra... hangisinin daha zor olduğunu bana söyleyin!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder