Büyüleyici skeet dünyasındaki yolculuğuna özel “Adım adım” metodunun
yaklaşımı ile devam etmeyi seçenler, bu arada mantıklı davranarak
egzersizlerine, düzenli pratik yapmaya ve buna paralel olarak deneyimler
yapmaya devam ettiler. Skeet’e tutkulu olan herkes atış yapmadan fazla
duramaz ve bu nedenle tüm bir kursun bitmesini bekleyemez!. Buna rağmen,
ISSF Haberleri Forumunda okuyucudan gelen “tepki” ve aldığımız çok sayıda
email bazılarınızın tamamıyla veya kısmi olarak bu yeni kavramı uygulamaya
başladığınızı öğrendik. Bu becerileri kazanma sürecindesiniz; belki yeni
izlenimler elde ettiniz, bu spora olan ilginizi yenilediniz ve bu sayede deneyler
yapmaya devam etmek için güç geliştirdiniz! Diğer taraftan, şuna dikkatinizi
çekmek isteriz, şayet en son detayına kadar tüm faaliyetleri ve izahları, bilhassa
şimdiye kadar bahsedilenleri ve bundan sonra anlatacaklarımızı, aynı zamanda
inançla kucaklamazsanız, bu atış tekniği ile hiçbir zaman daha yüksek sayı elde
edemezsiniz. Bu projede çalışmaya başladığımızda ikinci bölümde söyleneni
unutmayalım:
“En baştaki problem bütün atış hareketini mantığa vurmak. Bunu sadece 4üncü
istasyonda değilde, skeet atışının tüm serisi boyunca yaparak atış hareketinin
her bolümünü ayırmak, onları teker teker analiz etmek, ve daha sonra mantıklı bir
oluşum çerçevesinde birleştirmek (1992 Barselona’dan önce kullanılan demode
oluşumdan çok uzak). Amaç şu ki çok yüksek bir amaç bu, yarışmanın tüm
hedeflerini başarmak için “ilk taşı” koyabilmek.” Şimdi, yine, amacımız “yarışmanın tüm hedeflerini başarmak için ilk taşı
koymak”.
Kim kendi atış yöntemini geliştirmek için bu teknik uygulamaların sadece bir
bölümünün eklenmesinin yeterli olduğunu sanıyorsa, bu metodun tümüyle
benimsenmesi ile garanti edilen en yüksek sayıyı elde edemez. Ayrıca davranışı
ile bu kişi henüz “bardağını boşaltmadığını....” belli etmektedir.
Şimdiye kadar ne başardık..?
Şimdi kısaca A tip atıştan B tip atışa geçmeyi mümkün kılan zihinsel modelinizi
değiştirmek için gerekli temel faaliyetlerin ne kadarını geliştirdiğinizi kontrol
edelim. (Bu modeller arasındaki farkı hatırlıyormusunuz?) Şimdi bunu birkaç soru
sorarak kontrol edelim:
a. Şimdiye kadar sol elimle idman yaparak onu sağ elimle aynı yetenek ve
incelik ile kullanmayı mümkün kılmak için ne kadar zaman harcadım?
Tüfek namlusunu daha iyi yönlendirme kabiliyetini geliştirmek için ne tür
egzersizlerin gerektiğini hatırlıyormusunuz? Bu egzersizleri düzenli olarak
uyguluyormuyum?...Sol elimin gerçekten “faal” el durumuna geldiğini
hissediyormuyum?
b. Kullanımıma hazır, atışım için düzenli olarak idman yapacağım egzersiz
şeritleri varmı? Her antrenmanımdan evvel bu şeritleri düzenli olarak
kullanıyormuyum? Önlemeyi izlerken hareketim akıcımı? Koordine bir
hareket mi ve “Bang/Klik” sesi ile iyi senkronizemi?
c. Uçan hedef yüzünden herhangi bir psikolojik baskıdan kaçınabilmem için
gerekli beceriyi kazandımmı? Uçan hedefin değil de, atış faaliyetinin etkin
bir parçası olduğumu hissediyormuyum? Karmaşık atış hareketini
senkronize olarak uygulayabiliyormuyum?
Bu şu demek, bu önlemeyi başardığımı ve tüfeği omuzlama süresi içinde
önlemeyi ve tetikleme hareketini kontrol edebildiğimi zannediyormuyum?
Bahsedilen atış hareketleri tekrar tekrar yapıldığından, bunu tam olarak
otomatik bir şekilde yapabiliyormuyum? Ve bu hareketi tamamıyla otomatik
olarak yaptığımda, yaptığım şeyi açıkca görebiliyormuyum? Bu soruları
müspet olarak yanıtladıysak doğru yoldayız demektir ve güvenle ve inançla
bu “teknik skeet”i geliştirmeye devam edebiliriz. Bu işlerin yeterli adanmışlık
ve gerçek bir hırsla yapılması geektiğinin tamamıyla farkında olarak, ilk olarak
sayılarımızı iyileştirelim ve daha sonra onları istikrarlı bir hale getirelim.
Şimdi, nihayet gerçek antrenman yerimizdeyiz. En kolay ve makul bir şekilde
hedeflere vurmak için becerimizi geliştirmeye yardım edecek şekilde
donattığımız bir poligonumuz var.
Tabiki, değinmemiz gereken daha çok enteresan detaylar var:
Değişik istasyonlarda vücüdumuzun alacağı pozisyon; uçuş yolunda
namlumuzun izlemeye başlayacağı nokta (önleme), istasyondayken ve hedef
çağırmak üzereyken bakmamız gereken nokta, uçan hedefleri beklerken ne
düşünüyoruz... ve bir istasyondaki faaliyetle diğeri arasındaki aralıkta ne
yapılması gerek? Sonraki bölümlerde yolculuğumuza devam ederken bu
konulara bakacağız ve şayet gerekirse onları detaylı olarak inceleyeceğiz.
Bahsedilen konular özel bir dikkat hak eder çünkü hepsi kesinlikle nihai
sonucun kalitesine katkıda bulunur. Bu cümleyi hatırladınızmı? “Yarışlara
katılan bir atletin hareketleri ne kadar sade ve mantıklı olursa,, performansı o
kadar iyi olur”. Şimdiye kadar yaptığımız tek şey bu yönde çalışmaktı ve
bundan sonra da atış hareketlerimizi sadeleştirmek ve bu sayede birçok
başka detayı mükemmelleştirmek yönündeki çalışmalarımıza devam
edeceğiz. Altıncı bölümün sonunda sizden tekrar dördüncü bölümü okumanızı
istemiştik, çünkü mini antrenman sahamızda egzersiz şeritleri ile yapılan tüm
egzersizleri tekrarlayacağız. Ancak, artık referans noktası olarak değerli
kazıklarla donanmış gerçek bir poligonumuz var.
Unutmayalım: bu antrenman safhasının nihai amacı olan gerçek uçuş
yolunda gerçek önlemenin kontrolünü öğrenmek, son derece önemlidir. Bu
yeni antrenman safhasına yerimizi bir numaralı istasyonda alarak ve
tüfeğimizi boş bir fişekle şarj ederek başlıyoruz. Tüfeğimizi omuzluyoruz ve
direk olarak önleme-topu’na nişan alıyoruz. Önleme ile aynı hizadayken,
vücudumuzu ve ayaklarımızı kendimizi dengede, uyumlu ve rahat hissedecek
şekilde bir pozisyona koyuyoruz. Pozisyonumuz doğru ise, boynumuzda,
kollarımızda veya bacaklarımızda hiçbir şekilde kas gerilmesi hissetmeyiz.
Bunu en sonunda doğru pozisyonu bulana dek tekrar tekrar denemeliyiz. Doğru pozisyonu bulduğumuzu hissettiğimizde, tüfeği tekrar bekleme
pozisyonuna getiririz – ayaklarımızı oynatmadan – ve namlunun tam olarak
hedefin uçuş yolu ile çakışıp çakışmadığını kontrol ederiz.
Durum bu ise, bu doğru pozisyonu bulduğumuzu gösterir ve egzersizlerimize
başlayabiliriz. Belki tahmin etmişsinizdir, egzersiz hedefin çıkışını gözde
canlandırmak ve tüfeği omuzlarken bir yandan namluyu kontrol alanına doğru
hareket ettirmek ve tek bir hareket ile namluyu önleme-top’a yönlendirmektir.
Bu egzersizi çok büyük bir dikkatle yapın ve tüfeği omuzlarken namlunun
ağzının tam olarak uçuş yolu boyunca hareket edip etmediğine bakın. Bu
kontrol alanının başlangıcından önleme-top’a kadar tüm yol boyunca, uçuş
yolunun sağına veya soluna sapmadan hedefin hızına eşit, koordine hareketle yapılmalıdır.
Şekil B: Pull-bir son pozisyon
Kısa bir parantez açalım.... şimdi istasyondaki pozisyonumuz hakkında
konuşalım.
İstasyonda hangi pozisyonu almalıyız? Vücudun pozisyonu ve gerginliği
hususunda şunu unutmayın, siz poligondasınız, 100 metre koşu yarışının
başlangıç çizgisinde değil. İstasyonlarda gördüğünüz tüm tuhaf pozisyonlar,
klasik çömelme pozisyonu dahil, hem doğru ve akıcı bir atış hareketi elde
etmek için lüzumsuzdur, hem de onu düpedüz bozarlar. Bunun yanısıra, aşırızoraki pozisyon, üstesinden gelinecek işler ve yapılacak hareketler
hususunda aşırı ve zararlı içsel, psikolojik gerginlik göstergesidir. Birkaç kere
önceden de tekrar ettiğimiz gibi, bir hareket şayet, zihinsel açıdan, uygun
olarak, iyi organize edilmiş ve idmanı doğru yapılmış ise, ki biz zaten “adım
adım” ile ilgilenenlere bunu vermeye çalışıyoruz – gözüktüğünden çok daha
az karmaşıktır ve sadece büyük bir dikkat ve uygulamada sadelik gerektirir.
Fiziksel ve psikolojik kondisyon büyük bir rahatlık, sakinlik ve soğukkanlılıkla
biçimlendirilmeli. Nerdeyse çelişmeli bir ruhsal ve fiziksel kondisyon
istasyondaki “sürat koşucuları” için geçerlidir.
Doğru bir hareketi anlamak için, ilk önce sadece normal, dik bir duruşta
olmalıyız, sanki arkadaşlarla sohbet edermiş gibi ve sonra bu duruşu atış
yapıldığında tüfeğin omuzumuzda geri tepmesini dengeleyecek şekilde
düzeltmeliyiz. Bunu başarmak için, sadece vücudumuzun ağırlığının üçte
ikisini çok hafif bükeceğimiz sol ayağımıza kaydırmamız - dizi çökertmeden –
ve üst bedenimizi çok hafif öne doğru eğmemiz gerekir. Bu üst bedeni
taşımanın aynı zamanda kolların hareketiyle beraber yapılması hem atış
yapıldığında tüfeğin geri tepmesini hafifletir, hem de tüfeğin omuza ve yanağa
yerleştirilmesini daha kolaylaştırır.
Başınızın hafifçe, boyunda herhangi bir kas gerilmesi olmadan, gerilmesi ve
tüfeğin yanağa getirilmesine hazırlanması gerekir ama ileri doğru daha fazla
eğilmiş olmamalı. Sağ bileğin ve sağ kolun müşterek hareketi ile, tüfek
yanağa getirilir. Baş hiç bir şekilde tüfeğe doğru aşağıya hareket etmez....
Ondört yaşında bile doğru pozisyonu almak mümkündür....
Unutmayalım, dengemizin temelini ayaklarımız oluşturur. Bu temelin eni bizim
boyumuza bağlıdır. 1.80 metre boyunda olan bir atıcı için, 20 cm’lik bir
mesafe, topuklarından itibaren ölçülerek, doğrudur. Daha uzun boylu bir atıcıtopukları arasındaki arayı orantılı olarak büyütmelidir, ve daha kısa boylu bir
atıcı bunu azaltmalıdır. Sağ ayak çok az sol ayağın gerisinde durur. Sanki
istasyonu dolduruyormuş gibi hissetmelisiniz! İstasyonun kontrolü için çok iyi
bir farkındalık ve çok iyi bir denge hissi geliştirmelisiniz. Bu istasyonun sizin
olduğunu hissetmelisiniz! Birbirine çok yakın olan ayaklar sizi dengeden
çıkarabilir, bilhassa duble atarken, bunun yanısıra, birbiriyle çok fazla ayrı
olan ayaklarda bedeninizi çok katı yapar ve bununda eninde sonunda
hareketinizin üzerinde olumsuz bir etkisi olur.
Şimdi pratik egzersizlerimize geri dönelim....
İstasyon birde önerilen egzersizi birkaç kere tekrar edin ve namlunuzun ağzı
önleme-top’a geldiğinde “bang” sesi çıkarın. Aynı anda, namlunun nasıl
referans noktası olarak hedefin altında durduğunu aklınızın bir köşesine
yazın. Tüfeğin ağzı ile hedefin arasında gördüğünüz mesafe bizim
önlememizdir! Bu pratikleri birkaç kez yaptıktan sonra, “bang” sesini tüfeğin
tetiğinin “klik” sesiyle aynı zamana getireceksiniz! - mini antrenman
sahamızdaki egzersiz şeritlerindeki gibi. Muhakkak açıkca bang ve klik
seslerini aynı anda, senkronize bir şekilde yaptığınızı hissetmelisiniz. Bu
pratik egzersizi yaparken tüfeğin namlusunun pozisyonunun atıcı ve istasyon
tarafından oluşan çapa göre 45 derecede olmasına ve namlunun uzantısının
Şekil A’da gösterildiği gibi hedefin yeşil noktadaki uçuş yolundan geçtiğinden
emin olun.
Tüfeğin omuzlanması olan ilk etapta, namlunun ağzı yeşil noktadan
başlayarak iki mavi noktanın ilkine kadar hareket eder, burası kontrol alanının
başlangıcıdır, ve sonra sağlam bir şekilde önleme-top’a yönlendirilir.(Şekil B).
Namlunun ağzının yukarıdan aşağıya doğru kısa bir hareket yaptığını fark
edersiniz...size en kuvvetli rüzgarda bile sıçrayan hedefleri paramparça
etmenizi sağlayacak bu teknik harekete bakın ve dikkatlice deneyin. Bu
hareket hedefi kontrol etmenizi sağlar ve hedefin çok üzerine ateş etmenizi ve
bu şekilde hedefi ıskalamanızı önler!
Bu hedefi referans noktası olarak pratik antrenamanınızda doğru şekilde
kullandıysanız, şüphesiz zihninizde net bir fotoğraf serisi oluşturmuşsunuzdur,
bu “kuru” atış işlemi yapılmadan bunu geliştirmek mümkün olamazdı. Çok
yakında bu hareketi gerçek hedefte deneyeceksiniz.
Şimdi hedefi ortaya çıkaralım....
Şimdi hedefleri uçmaya bırakma zamanı geldi. Önceki antrenmanınızda
denediğiniz, hedefi referans noktası olarak kullandığınız hareketi tekrar
edin.... Bekleme pozisyonunu alın ve pratik egzersizlerde sahip olduğunuz iç
huzuru ve rahatlığı muhafaza edin. Şimdi tekrar edeceğiniz herşey – tüfeğin
başlangıç pozisyonundan hareketinizin tamamlanmasına kadar – zihninizde
çok net bir şekilde var. Bakışınızı tüfeğin namlusunun uzantısının hedefin uçuş yoluyla kesiştiği noktaya yönlendirin (Şekil A’daki yeşil nokta).
Unutmayın beliren hedef sadece sizin hareketinize 3cü bölümdeki “B
yöntemine” göre başlamanız için bir işaret. Bu hareketi zaten aklınızda
düzenlediniz ve bu ana hazırsınız. Nihayet, mini antrenman sahamızda
egzersiz şeritlerinde antrenman yaparken kullandığımız, atış hareketimize
somut bir şekil ve sağlamlık vermek için kullandığımız kavramları unutmayın –
şimdi onları kullanmanın zamanı geldi! Dördüncü bölümde yazdıklarımızı
unutmayın... şimdi onları deneyelim ve “hareketi uygulamaya” alışalım.
Sıradaki hedeflerin hangisine vuracağımıza karar verdikten sonra, namluyu
tek bir harekette istikrarlı ve kararlı bir şekilde istenilen hedefe getirelim
(önleme) (omuzlama/önlemeye gitme/vurma) ve azimle hareket edelim! Biz
aksiyondayız! Bu hareket için gerekli zamanı durdurursanız, hareket düzgün
ve kontrollü ise, bir saniyenin onda birinden fazla zaman gerekmediğinin
farkına varırsınız. Bu tüm hareketi yapabiliyorunuz demektir: tüfeği omuzlama
ve tüfeği omuzlarken tüfeğin namlusunu “hedefi vurmak istediğiniz noktaya
doğru” hareket ettirme!” Tüm bu karmaşık hareketi bir saniyenin onda beşinde
tamamlayabilirsiniz! Bu hareketi saniyenin onda beşinde uygulayabileceğinize
ve namluları “onların bulunmasını istediğiniz noktaya” getirecek beceriye
sahip olduğunuza kendinizi ikna ettiğinizde, hedefin uçuyormu yoksa mini
antrenaman sahamızda şeritin üzerinde işaretli mi olduğu hiç fark etmez.!
Şimdi bakalım, bütün bunlar da doğru yapıldımı... Biz bekleme
pozisyonundaydık, namlunun uzatmasının, hedefin uçuş yoluyla kesiştiği
noktaya bakıyorduk.. Hedefimizi çağırıyoruz ve onun belirdiği an, hareketi
koordine bir şekilde uyguluyoruz: kontrol alanı, önleme, bang/klik! Ve stop!
Sakın hedefi daha fazla takip etme hatasına düşmeyelim.... gerçek fişek
atmadık o nedenle tabiki hedef uçmaya devam edecektir!... Bırakalım uçsun!
Tekrar ediyorum, onu artık izlemeyeceğiz! O amacımızı yerine getirdi ve
namluyu doğru önlemeye yönlendirdi (bunu hafızamıza soktuk ve orda
fotoğrafladık) ve bir dakika bile olsa bang/klik anını gördük – bir başka
deyimle, hedefin patladığı anı!
Şayet bu hareketi gerçek uçan hedefte ilk denemelerinizde mükemmel bir
şekilde kontrol altında tutamıyorsanız, sakın üzülmeyin.... Bu olabilir! Uçan
hedefin neden olacağı baskı etkisinden kaçınmayı mümkün olan en iyi
şekilde, dikkat ve azimle öğrenin ve hareketin baş kahramanı olmak için çok
çalışın ve kendi hareketinizi uygulayın!
Bu pratik egzersizi devamlı tekrar edin ve göreceksiniz ki siz oyunu kontrol
eden olmaya başlayacaksınız! Bunu yapacağınıza emin olun, hareketinizi
mükemmeleştireceğinize, namlunuzu yönlendireceğinize ve önlemeyi net bir
şekilde göreceğinize. Hareketinizin otomatikliği her zaman iyi koordine edilmiş
bir bang/klik’le biter! Hedefleri vuramadan kullandığınız için sinirlenmeyin... en
azından fişek harcamadığınızı düşünerek kendinizi avutun.... Bazen, kendi hareketinizi hedefleri vurmadan seyrederseniz, yüzlerce hedefi
vurduğunuz ve birşey anlamadan binlerce fişek harcadığınız zamanlara göre
çok daha fazla şeyi daha çabuk şekilde öğrenirsiniz...!
Hareketlerinizi tahlil ettiğinizde ve uçan hedefin artık hiçbir şansı olmadığına
mantıklı olarak karar verdiğinizde... tüfeğe fişek doldurun ve... o ana kadar
yaptığınızın aynısını tekrar edin. Sadece bir tek heyecanlandıran fark olacak
oda bang/klik dediğiniz an... hedef yerine siyah bir bulut kalacak! “yeterli
teknik hareket” ile hedefi vurduğunuz için sevinin ve “hareketinizi” mükemmel
bir şekilde uyguladığınızdan emin olabilirsiniz. İlerde, “birinci istasyon
hedefler” artık nadir olarak sizden kaçacaktır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder